Zikir

Zikir

Zikir, anmak, hatırlamak, yad etmek manalarındadır. Allah’ı anmak ve hatırlamak, onu unutmamak (nisyan) ve gaflet halinde olmamaktır.[1] Arapça unutmanın zıddı olan hatırlamayı ifade eden bir kelimedir.[2]  “Zikir Hakk Sübhânehû ve Teâlâ’ya giden yolda (riayeti lüzumlu) kuvvetli bir esastır, hatta bu yolda temel şart zikirdir. Devamlı zikir müstesna, başka bir şekilde hiçbir kimse Allah’a ulaşamaz”[3] “Kur’an-ı… Okumaya devam et Zikir

Zikir

Zikrin Adabı

Lügat itibariyle “davet, çağrı” anlamlarına gelen ‘edep’ kelimesinin çoğulu olan ‘adap’, uyulması gereken görgü kuralları ve göz önünde tutulması lazım gelen esaslar, izlenmesi icap eden usul gibi mânaları ihtiva etmektedir.[1] Ayrıca ilahî kurallarca insanda bulunması faziletli huyların var olması haline de ‘edep’ adı verilmektedir. Kâşânî, edebi itidalde olmak, sâlikin ifrat ve tefrit arasında orta bir… Okumaya devam et Zikrin Adabı

Sohbet

Sohbet

Sohbet söyleşi, hasbihal, arkadaşlık, yoldaş olma gibi manalara gelen bir kavramdır. İlk sûfiler sohbete büyük önem verir, tasavvufi bilgileri ehil ve hevesli gördükleri muhiblerine özel sohbetlerle aktarır, eğitim ve öğretimde sohbeti esas alırlardı.[1] Sohbette mürşid-i kamilin ruhundaki kabiliyetlerin müride yansıması (in’ikas) yani sohbette kabiliyet aktarımı söz konusudur.[2] Sohbetin faydalarından bazıları şunlardır:       1.Şeyhten müride doğru… Okumaya devam et Sohbet

Teveccüh

Teveccüh

Teveccüh Arapça’da yönelmek mânasına gelmektedir. Şeyhin bütün manevi gücünü müridin kalbi üzerine yöneltmesi ve bu suretle ona aktarmasıdır. Bu müridin ruhunda filizlenmelere sebep olacak manevi bir aşılamadır. Yani müridin ruhî kabiliyet kapasitesinin artırılmasıdır. Mürşit bu şekilde müridinin ruhi kabiliyetlerini yüklenmiş olur.[1] Alaeddin Attar’ın müritlerinden Abdullah İmam İsfehânî teveccühün vicdanî (kalbî) bir iş olduğunu ve herkesin… Okumaya devam et Teveccüh

Rabıta

Râbıta

Râbıta sözlükte bağ, ilişki manalarına gelmektedir. Müridin ruhaniyetinden feyz alacağına inanarak kamil şeyhinin suretini zihninde tasavvur etmesidir.[1] Müridin zihni planda, tefekkür ve muhayyile gücünü kullanarak mürşidiyle “beraberlik” halinde olmasını ifade eder.[2] “Râbıta ruhani davranışların bir neticesidir. Onu sadece tasavvufi bir ıstılah olarak vasıflandırmak doğru olmaz. Beşeri münasebetlerimizde râbıtanın son derece yaygın ve müessir olduğunu bildiğimiz… Okumaya devam et Râbıta

Murakabe

Murâkabe

Murâkabe denetleme, gözetleme, dikkati bir noktaya toplama manalarındadır. Kulun “Hakk, bütün halime ve hareketlerime vakıftır” şeklinde şuur ve idrak içinde olmasıdır.[1] Allah’ın her zaman, her yerde hazır ve nazır olduğunu; kendini görüp, işittiğini bilinç olarak yaşamaktır.[2] Murâkabe Allah’ı görüyormuş gibi ibadet etme alışkanlığını elde etmeye çalışmaktır.[3] Tasavvuf ıstılahında murâkabe; salikin gönlünü Allah’a yöneltip, ağyara olan… Okumaya devam et Murâkabe